I'm
sorry,
Jack,
but
there
is
an
old
friend
who
wants
to
see
you
first.
|
Kusura
bakma,
Jack,
ama
önce
seni
görmek
isteyen
eski
bir
dost
var.
|
It's
a
job
for
an
important
man.
|
Önemli
bir
adam
için,
önemli
bir
iş.
|
Like
an
old
man.
|
Yaşlı
bir
adam
gibi.
|
At
least
you
got
an
idea,
you
know?
|
En
azından
bir
fikrin
var
işte,
değil
mi?
|
There
was
an
accident
Come
on
let
me
help
you
inside
|
Bir
kaza
vardı.
Hadi,
içeri
gel
de
sana
yardım
edeyim.
|
And
it's
only
an
hour
away,
so
Daddy
can
come
visit
whenever
he
wants
to.
|
Ve
sadece
bir
saat
uzaklıkta,
yani
babacık
istediği
zaman
gelip
ziyaret
edebilir.
|
It's
an
old
car
|
Bu
eski
bir
araba
|
That's
what
I
thought,
which
is
why
I've
come
to
an
agreement
with
the
mayor.
|
Ben
de
öyle
düşündüm.
Bu
yüzden
belediye
başkanı
ile
bir
anlaşmaya
vardık.
|
This
wasn't
an
accident,
was
it?
|
Bu
bir
kaza
değildi,
değil
mi?
|
And
that's
why
she's
an
inspector,
and
you're
not.
|
İşte
bu
yüzden
o
bir
komiser
ve
sen
değilsin.
|
Click to see more example sentences
|
Click to see 34519 example sentences
|