Now,
okay,
Kelly,
your
grandmother,
has
she
bought
anything
strange
or
old
or
kind
of
maybe
an
antique?
|
Tamam.
Kelly,
büyükannen
tuhaf,
eski
yada
antika
bir
şey
satın
aldı
mı?
ya
da
antika
bir
şey
satın
aldı
mı?
|
That's
when
I
first
saw
the
antique
guns.
|
Antika
silahları
ilk
kez
o
zaman
gördüm.
|
Seven
million
dollars
worth
of
art,
jewelry,
and
antiques.
|
Yedi
milyon
dolarlık
sanat
eseri,
mücevherler,
antikalar.
|
Special
Agent
Vern
Portis,
Rare
Gems
and
Antiquities
division.
|
Özel
ajan
Vern
Portis,
Nadir
mücevher
ve
Antika
departmanı.
|
I'm
told
it's
a
good
place
for
antiques.
|
Antikalar
için
iyi
bir
yer
olduğunu
duymuştum.
|
I
offer
you
and
antique
sword.
|
Sana
antika
bir
kılıç
öneriyorum.
|
The
international
antique
smugglers?
|
Şu
Uluslararası
antika
kaçakçıları
mı?
|
The
antique
store?
|
Antika
dükkanı
mı?
|
And
antique
shops.
|
Ve
antika
dükkânları.
|
See,
mister.
jade
antique.
|
Bakın,
efendim.
Antika
yeşim.
|
Click to see more example sentences
|
Click to see 172 example sentences
|