And
that
stupid,
arrogant
little
warrior,
will
now
join
his
big
accomplice
in
the
dungeon!
|
Ve
o
aptal
biraz
kibirli
savaşçı
şimdi
onun
suç
ortağı
büyük
katılacak
zindan!
|
That
same
arrogant
bastard,
Dr
Pomerantz,
called
me
and
suddenly
he
was
my
new
best
friend.
|
Aynı
kibirli
piç,
Dr
Pomerantz,
beni
aradı
ve
birden
benim
en
yakın
dostum
oluverdi.
|
He
can
be
thoughtless
Inconsiderate,
vain,
Childish,
unreliable,
arrogant
|
Bazen
düşüncesiz
olabiliyor
saygısız,
kibirli
çocuksu,
güvenilmez,
küstah
|
She's
not
arrogant.
|
O
kibirli
değil.
|
Sometimes
you're
arrogant
and
conceited.
|
Bazen
kibirli
ve
kendini
beğenmiş
oluyorsun.
|
Arrogant
and
bloody
bastard
|
Lanet
olası
kibirli
pislik.
|
That's
not
arrogance,
that's
fact.
|
Bu
kibir
değil,
bu
bir
gerçek.
|
I'm
truly
sorry
for
calling
you
an
arrogant,
reckless
popinjay.
|
Gerçekten
üzgünüm
sana
kibirli,
pervasız
züppe
dediğim
için.
|
Arrogance
it's
always
the
criminal's
Achilles'
heel.
|
Kibir
hep
suçlunun
"Aşil
topuğu"
olmuştur.
|
All
men
are
lying,
fickle,
false,
garrulous,
hypocritical
and
arrogant.
|
Bütün
erkekler
yalancı,
sahtekar,
geveze,
ikiyüzlü
ve
kibirli.
|
Click to see more example sentences
|
Click to see 94 example sentences
|