Earth
and
water,
blackest
bog,
water
and
air,
white
as
fog.
|
Dünya
ve
su,
en
koyu
bataklık,
su
ve
hava,
sis
kadar
ak.
|
Thank
you,
but
I'm
not
one
of
your
bog-dwelling
Irish
bumpkins.
|
Teşekkür
ederim,
ama
ben
sizin
İrlandalı
bataklık
ahmaklarından
biri
değilim.
|
Please
fill
this
bag
with
a
soft
bog
roll.
|
Lütfen
bu
çantayı
yumuşak
bataklık
rulosuyla
doldur.
|
That's
what
George
is
A
bog,
a
fen,
a
G.D.
Swamp!
|
George
budur
işte
bir
kenef,
bir
bataklık,
G.D.
Bataklığı!
|
I'm
an
archaeologist,
specializing
in
bog
bodies.
|
Ben
bir
arkeologum,
bataklık
cesetleri
üzerinde
uzmanım.
|
Not
so
much
water
as
bog.
|
Fazla
su
yok,
bataklık
gibi.
|
The
undisputed
king
of
all
reptilian
bog-dwellers.
|
Tüm
sürüngen
bataklık
sakinlerinin
yenilmez
kralı.
|
We're
going
to
Breakneck
Bog.
|
Biz
Tehlikeli
Bataklığa
gideceğiz.
|
Click to see more example sentences
|