There's
always
a
crack,
and
I'll
find
it.
|
Her
zaman
bir
çatlak
vardır,
ve
onu
bulacağım.
|
There's
a
crack
in
it!
|
Burada
bir
çatlak
var.
|
And
why
are
you
dressed
as
a
crack
dealer?
|
Ve
neden
çatlak
bir
torbacı
gibi
giyindin?
|
For
small
cracks
I
have
a
plastic
surgeon.
|
Küçük
çatlaklar
için
bir
plastik
cerrah
var.
|
There's
a
small
crack,
inside
the
egg.
|
Yumurtanın
içinde
küçük
bir
çatlak
var.
|
But
there's
cracks
everywhere.
|
Ama
her
yerde
çatlaklar
var.
|
'Amy's
time
'
Doesn't
matter,
the
cracks
are
everywhere.
|
Amy'nin
zamanı
Fark
etmez,
çatlaklar
her
yerde.
|
A
teeny
dent,
a
tiny
crack
|
Minik
bir
ezik
Ufak
bir
çatlak
|
It's
a
chipped
cup,
off-white,
with
a
crack
in
it.
|
Bu
içinde
çatlak
olan
yontulmuş
beyaz
bir
kadeh.
|
Now,
these
cracks
are
huge.
|
Şimdi,
bu
çatlaklar
çok
büyük.
|
Click to see more example sentences
|
Click to see 77 example sentences
|