dağınık · yayılmak · yayılmış, yaymak · other translations
Unlike you and Eva, I'm diffuse and uncertain.
Sen ve Eva'dan farklı olarak, ben dağınık ve kararsızım.
This material is diffuse,
Bu madde, dağınık halde.
Pain was vague and diffuse.
Dağınık ve belirsiz ağrı.
Diffuse idiopathic skeletal hyperostosis.
Idiyopatik iskelet hiperostozu yayılır.
Meningitis, encephalitis those are diffuse processes.
Menenjit, ensefalit. Bunlar yayılmış süreçler. Bu sınırlı.