And
finally
I
said
to
him,
"Maybe
all
I
really
know
about
Paul
is
that
he
was
a
fine
fisherman.
|
Ve
sonunda
ona
dedim
ki
"Belki
de
Paul
hakkında
bildiğim
tek
şey
iyi
bir
balıkçı
olduğuydu.
|
And
how
much
for
that
cool
fisherman
sweater?
|
Ve
bu
balıkçı
kazağı
için
ne
kadar
istiyorsun?
|
You're
not
just
a
fisherman.
|
Sen
sıradan
bir
balıkçı
değilsin.
|
He
could've
been
some
local
fisherman
or
drug
smuggler
or
anyone.
|
O
yerel
bir
balıkçı,
bir
uyuşturucu
kaçakçısı
yada
herhangibiri
olabilir.
|
It's
better
than
being
a
poor
fisherman
|
Fakir
bir
balıkçı
olmaktan
daha
iyidir.
|
A
fisherman
found
you.
|
Bir
balıkçı
seni
bulmuş.
|
But
me
being
a
fisherman
|
Fakat
bir
balıkçı
olarak
|
One
day
in
Sapporo,
where
I
was
born
a
fisherman
caught
a
talking
fish.
|
Bir
gün
doğduğum
yer
Sapporo'da
bir
balıkçı
konuşan
bir
balık
yakaladı.
|
Well,
maybe
Helena's
a
fisherman
out
to
kill
poachers.
|
Belki
Helena's
bir
balıkçı
Out
pişiriciler
öldürmek.
|
I'm
the
best
fisherman
in
the
Cove!
|
Bu
Koy'daki
en
iyi
balıkçı
benim!
|
Click to see more example sentences
|
Click to see 93 example sentences
|