English-Turkish translations for man:
biri · adam · erkek · mide · işçi · insanlık, insan · beyaz · kişi · beyaz adam · herif · erkek işçi · asker · hepsi birden · erkek adam · er · taş · bir kimse · sağdıç · zevk · insanoğlu · adamlık · uşak · birader · insan türü · samimi olarak · şahıs · yönetim · other translations
man | işçi |
---|---|
Evet ama dostum, seni bu yüzden seviyorum. İşte bu yüzden seviyorum. |
|
Click to see more example sentences | |
man | insanlık, insan |
---|---|
İnsan ve makine, bir silahı oluşturmak için beraber çalışıyor. |
|
Man, these people don't just have radical beliefs about food. |
|
Click to see more example sentences | |
man | beyaz |
---|---|
Click to see more example sentences | |
man | erkek işçi |
---|---|
It is possible the murder was committed by a woman or by a man and a woman in collaboration. |
Cinayetin bir bayan tarafından işlenmiş olması mümkün, ya da işbirliği içinde bir erkek ve bir kadın tarafından. |
Yeah. It's not bad. It's not bad for a woman but watch how a man handles this. |
Tabi. fena değil. bir kadın için fena değil fakat izle, bu bir erkek işi. |
Click to see more example sentences | |
man | erkek adam |
---|---|
Very wise dead man once told me that a real man never strikes a woman. |
Bir gün bilge ama ölü bir adam gerçek bir erkek bir kadına asla vurmaz demişti. |
Click to see more example sentences | |
man | sağdıç |
---|---|
Click to see more example sentences | |
man | adamlık |
---|---|
For chrissake. between you and Neon. it's gonna be a great two-man game. okay? |
İsa aşkına, senle Neon arasında iki adamlık güzel bir maç, tamam mı? |
Click to see more example sentences |
man | birader |
---|---|
Click to see more example sentences |
man | samimi olarak |
---|---|
I agree she was very sweet, very genuine and very frank and I think that she will find a good man. |
Çok özgün, çok tatlı ve çok samimi olduğunu kabul ediyorum ve o iyi bir adam bulacak bence. |
Do you think a man who wants an intelligent and beautiful woman has no sincerity? |
Sence akıllı ve güzel bir kadını isteyen bir adam samimi olmaz mı? |
He always struck me as a very genuine man, and a very hardworking man. |
Bana daima oldukça samimi ve çok çalışkan bir adam olarak görünmüştür. |
man | şahıs |
---|---|
So the third-party pea is a man, and that man has asked me out for dinner. |
Yani, bu üçüncü şahıs bezelye bir erkek ve bu erkek bana bir yemek teklif etti. |
man | yönetim |
---|---|
Yönetim kurulunun üçüncü üyesi de R. Niederman adında bir adam. |