And, by the way, it wasn't even your money.

Bu arada o senin paran bile değildi.

That's not the only thing.

Konu sadece bu değil.

Maybe that's for the best.

Belki bu en iyisi için.

But I think this is for the best.

Ama bu sanırım herkes için en iyisi.

That's the last thing I'll do.

Bu yapacağım en son şey.

Isn't this the way it is?

Olan şey bu değil mi?

And this is why the young girls love you

İşte bu yüzden, genç kızlar seni seviyor.

I have a good job for the both of us.

Bende ikimiz için de iyi bir iş var.

The one. the one? as in the only one for me.

O kişi. O kişi mi? Benim için olan tek kişi gibi.

Just a room for the night.

Sadece gece için bir oda.

We're just here for the party.

Biz sadece parti için buraya geldik.

No, not just for the team.

Hayır, sadece takım için değil.

Just do the best for you.

Senin için en iyisini yap.

It's the only way to get home.

Bu eve dönmek için tek yol.