Nun,
nicht
genau,
aber
wir
haben
uns
einmal
geküsst,
und
seitdem,
ich
weiß
nicht.
|
Tam
olarak
değil,
bir
defa
öpüştük
ve
o
zamandan
beri,
bilemiyorum.
|
Du
weißt
nicht
einmal
was
das
ist,
oder?
|
Bunun
ne
olduğunu
bile
bilmiyorsun,
değil
mi?
|
Sie
wussten
nicht
einmal,
dass
er
dort
war,
oder?
|
Onun
orada
olduğunu
bile
bilmiyordun
değil
mi?
|
Henry,
ich
habe
gerade
nicht
einmal
mein
Herz.
|
Henry,
şu
anda
bir
kalbim
bile
yok.
Bu
önemli
değil.
|
Und
er
weiß
es
nicht
einmal.
|
Ve
bu
onun
farkında
bile
değil.
|
Das
ist
nicht
einmal
der
Mindestlohn.
|
Bu
asgari
ücret
bile
değil.
Eşşeğin
boku!
|
Peggy
ist
nicht
einmal
eine
Texterin.
|
Peggy
metin
yazarı
bile
değil.
|
Das
sind
nicht
einmal
Nigerianer.
|
Bunlar
nijeryalı
bile
değiller!
|
Nicht
einmal
mehr
eine
volle
Dosis.
|
Tam
dolu
bir
doz
bile
değil.
|
Click to see more example sentences
|
Click to see 29 example sentences
|