Özgürlük
pahalı
bir
maldır.
|
Freedom
is
an
expensive
commodity.
|
Adalet
ve
özgürlük
adına.
|
For
justice
and
Liberty.
|
Artık
özgür
bir
adamsın,
Yusuf.
|
You're
a
free
man,
Yusuf.
|
Yaratıcı
özgürlük,
eğlence.
|
Creative
freedom,
fun.
|
Özgürlük
ve
bagımsızlık
gibi
şeyler
mi?
|
Things
like
independence
and
liberation?
|
Bu
ülke
İngiliz
boyunduruğundan
kurtuldu
ama
bu
özgürlük
bize
pahalıya
patladı.
|
The
country
got
free
from
British
yoke
but
that
freedom
cost
us
dearly.
|
Özgürlük
için
bir
suçluya
ateş
etmek
gibi.
|
The
liberty
to
shoot
any
criminal.
|
Özgürlüğü
seçti,
eşitliği
ve
kardeşliği
değil.
|
He
chose
liberty,
not
equality
and
fraternity!
|
Onun
sayesinde
bir
gün
binlerce
Fransız
özgür
olacak.
|
Because
of
her,
thousands
of
Frenchmen
will
be
free
someday.
|
Özgürlük,
arkadaşlık,
aşk.
|
Liberty,
friendship,
love
|