Turkish-English translations for başlamak:
start · begin · to start · get · start in · begun · to begin · commence · come · go · start out · initiate · launch · open · get to · take · start off · come on · proceed · fall · originate · set · approach · enter · lead · rise · spring · kick off · fall to · get going · get down · address · attach · to commence · undertake · inaugurate · set to · strike in · other translations
başlamak | to start |
---|---|
Çünkü orada yeni bir hayata başlamak bizim için iyi olabilir. Neden? Çünkü |
Well, because. .it might be better for us to start a new life there. |
Maybe it has just started to happen, and we didn't notice that. |
|
Click to see more example sentences | |
başlamak | get |
---|---|
Click to see more example sentences | |
başlamak | start in |
---|---|
Nasıl başlamak istersin, küçük adam bir yetimhanede mi ya da bir çetede mi? |
How do you want to start out, little man. .in an orphanage or a gang? |
Rogier'le ben temmuzda yeni bir filme başlıyoruz ama ilk önce bir tatile ihtiyacım var. |
Rogier and I are starting another film in July, but first I need a vacation. |
Click to see more example sentences | |
başlamak | begun |
---|---|
Benim bir çocuğum var ama sanırım benim hayatım da henüz başladı. |
|
Click to see more example sentences | |
başlamak | come |
---|---|
Ama yarın yeni yıl geldiğinde buzlar çözülmeye başlayacak ve sonra |
But tomorrow the New Year begins soon the thaw will come and then |
Click to see more example sentences | |
başlamak | go |
---|---|
Yeni sömestr yakında başlayacak ve başlamadan önce bir piknik yapıyoruz. |
The new term starts soon and we have a picnic before going back. |
Click to see more example sentences | |
başlamak | start off |
---|---|
Warner Brothers bir yazar olarak kapalı Başlamış, Rin Tin Tin film yazmak için kullanılır. |
Started off as a writer at Warner Brothers, used to write Rin Tin Tin movies. |
Click to see more example sentences | |
başlamak | come on |
---|---|
Kim bilir isteyip canlı ya da o zamana kadar ölüyor? başlamak, gel. |
Who knows whether you live or die until then? Come on, start. |
Click to see more example sentences | |
başlamak | proceed |
---|---|
Click to see more example sentences |
başlamak | fall |
---|---|
Dönüşünüzde, sinirsel aktivite düşüyor ve depresyon başlıyor. |
On your return, neural activity falls and depression starts. |
Click to see more example sentences |
başlamak | set |
---|---|
Dünya'nın tek güneşi batıyordu ve Belediye Başkanı konuşmaya başladı |
Earth's single sun was setting, and the Mayor began to speak |
Click to see more example sentences |
başlamak | approach |
---|---|
Cesur Sunny burada başladı ve İnanılmaz Ölümcül Engerek'e kararlı bir şekilde yaklaştı. |
Brave Sunny started here and approached the Incredibly Deadly Viper with single-minded determination. |
başlamak | enter |
---|---|
Ve bir amatör yarışma başladı ve Nan bana dedi ki: "Neden o yarışmaya katılmıyorsun? |
And this amateur contest opened and Nan said to me, "Why don't you enter that contest? |
Belli ki iki adam bara girmiş ve hemen ateş etmeye başlamış. |
Apparently, the two gunmen entered the bar and immediately started shooting. |
başlamak | lead |
---|---|
Ruhlar ve insanlar için yeni bir çağ başlayacak ve ben de onlara yeni Avatar olarak önderlik edeceğim. |
Now a new era for spirits and humans will begin, and I will lead them all as the new Avatar. |
Bir çok insan Google ile başlar ama ben Lulu ile başlamak istiyorum. |
A lot of people start with Google, but I like to lead with Lulu. |
başlamak | rise |
---|---|
Ama dünya çapında sıcaklık artıyor ve buzullar erimeye başladı. |
But worldwide, the temperature is rising and the ice is melting. |
başlamak | kick off |
---|---|
başlamak | fall to |
---|---|
başlamak | get going |
---|---|
Ve Sharonda da büyüyor ve o da dışarı çıkmaya başladı ve çok yakında |
And Sharonda's getting older and she's starting to go out, and pretty soon |
başlamak | get down |
---|---|
başlamak | address |
---|---|
başlamak | attach |
---|---|
başlamak | to commence |
---|---|
Son aşama başlıyor, bütün ayrılmış gücü Yaratıcıya yönlendirin. |
The final phase commences, channel all reserve power to Progenitor. |
başlamak | undertake |
---|---|
Benim büyük büyük babam Oregon, Pacerville'deki küçük bir kasabada tabutçu ve cenazeci olarak işe başlamış. |
My great-grandfather started as a cabinetmaker and undertaker in the small town of Pacerville, Oregon |
başlamak | inaugurate |
---|---|
Yarın görkemli ve tarihi bir gün olacak bilgisayarım, pardon, bilgisayarımız çalışmaya başladığında. |
Tomorrow's the glorious and historic day when my, sorry, our computer will be inaugurated. |
başlamak | set to |
---|---|
Dünya'nın tek güneşi batıyordu ve Belediye Başkanı konuşmaya başladı |
Earth's single sun was setting, and the Mayor began to speak |
başlamak | strike in |
---|---|
Main Strike üç gün içinde başlayacak. gecikme olursa seni sorumlu tutarım. |
Main Strike's in three days. Any delays I hold you responsible. |