inanıyorum | |
---|---|
Çünkü iyi bir insan olduğuna inanıyorum. Kimin zor hayatı yok ki. |
Because I believe she's a good person who's had a hard life. |
Ailem daha iyi bir hayat için bu ülkeye taşındı ve ben hala buna inanıyorum. |
My parents moved to this country for a better life, and I still believe in that. |
Ve sen her zaman bana karşı dürüst olacağına söz verdin ve ben bu söze hep inandım. |
And you've always promised to be honest to me. And I've always believed that promise. |