Bana
bazı
altın
nektar
getir.
|
Bring
me
some
golden
nectar.
|
Bana
biraz
altın
nektarı
getir.
|
Bring
me
some
golden
nectar.
Quickly.
|
Biraz
nektar
toplarız,
güzel
romantik
bir
haftasonu
olur.
|
We'll
gather
some
nectar,
and
have
a
nice,
romantic
weekend.
|
Ve
yakın
alamadım
ölümcül
nektar
var
ve
zehirli
polen
ve
her
türlü
|
And
don't
get
closer
it's
got
deadly
nectar
and-and
poisonous
pollen
and
all
sorts
of
|
Belki
bu
Wuyi
dağındaki
Altın
Nektar.
.yeni
bir
gelecek
kurmama
yardım
eder.
|
Maybe
this
Golden
Nectar
at
the
Wuyi
mountain
could
help
build
me
a
new
future.
|
Nektar
ve
Ambrosia'ya
sıkıcı
mı
diyorsun?
|
You
call
nectar
and
Ambrosia
boring?
|
Her
neyse,
bu
cennetten
çıkma
bir
nektar
gibi.
|
So,
anyway,
this
drink
is
like
nectar
from
heaven.
|
Bu
araba
bro,
nektar
olduğunu.
|
This
car
is
nectar,
bro.
|
İşte
bir
nektar
toplayıcısı!
|
That
is
one
nectar
collector!
|
Ve
doğanın
nektarı,
ayıltıcı
içecek.
|
And
nature's
nectar,
wake-up
Juice.
|