Bei
allem
Respekt,
Artus,
Sie
sind
ein
Snob.
|
Tüm
saygımla
söylüyorum
Arthur,
sen
tam
bir
züppesin.
|
Ist
alles
umgekehrt
da,
wissen
Sie?
|
Orada
her
şey
tam
tersi,
biliyorsun.
|
Alles
wird
so
sein,
wie
ich
es
versprochen
habe.
|
Her
şey
tam
söz
verdiğim
gibi
olacak.
|
Ich
werde
gleich
hinter
dir
sein
um
alles
aufzuzeichnen.
|
Ben
de
tam
arkanızda
olacağım,
her
şeyi
kaydetmek
için.
|
Es
ist
alles
hier,
klar?
|
Olay
tam
burada,
tamam
mı?
|
Meine
Tante
Molly
hat
alles
gehortet.
|
Teyzem
Molly
tam
bir
istifçiydi.
|
Oh,
ich
weiß
Was
zu
tun
ist
Ja,
und
alles
verdanke
ich
euch
|
Tam
ne
yapacağımı
biliyorum
Evet
her
şeyi
size
borçluyum
|
Alles
ist,
wie
gesagt,
gut
gelaufen.
|
Her
şey
yolunda
gitti,
tam
söylediğim
gibi.
|
Außer,
dass
alles
in
einer
Schlumpfostrophe
endete.
|
Her
şeyin
tam
bir
şirinketle
sonuçlanmış
olması
hariç.
|
Das
alles
ist
Javed's
Gebiet.
|
Bu
yüksek
binaların
tamamı
Javed'in.
|
|
|