Burası
Fairweather
Kulübesi.
Beni
duyan
var
mı?
|
Hier
ist
Fairwater
Cottage,
hört
mich
jemand?
|
Evet,
güzel.
Buruşmuş
eriğe
benziyorum.
|
Ich
kann
tolles
Bonnie
Raitt-Karaoke.
|
Burası
bilinen
bir
korsan
yuvası.
|
Es
ist
eine
bekannte
Hacker-Petrischale.
|
Sen
bir
Merryweathersın,
Maria
ve
ait
olduğun
yer
de
burası.
|
Du
bist
eine
Merryweather,
Maria.
Und
hier
gehörst
du
hin.
Hier
nach
Mondland.
|
Hiç
burası
kadar
ölü
bir
kasaba
görmemiştim.
|
Ich
habe
noch
nie
eine
so
tote
Stadt
gesehen.
|
Burası
biraz
küf
kokuyor.
|
Es
riecht
nach
Moder
hier.
|
Tamam,
tamam
ama
önce
yukarı
çıkalım
burası
güvenli
değil.
|
Okay,
okay,
aber
lasst
uns
hochgehen,
wir
sind
hier
nicht
sicher.
|
Burası
senin
için
iyi
bir
yer
değil,
Sof.
|
Das
hier
ist
kein
guter
Platz
für
dich,
Sof.
|
Ben
Bayan
Harridan,
buranın
müdiresiyim.
|
Ich
bin
Miss
Harridan,
die
Direktorin.
|
Burası
artık
güvenli
değil.
|
Es
ist
nicht
mehr
sicher.
|
|
|