Bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on.
|
Eins
zwei
drei
vier
fünf
sechs
sieben
acht
neun
zehn.
|
On,
dokuz,
sekiz,
altı
|
Zehn,
neun,
acht,
sechs
|
Sekiz,
dokuz
saat.
|
Acht,
neun
Stunden.
|
Dokuz
numara
sol
tarafa
gidecek.
|
Nummer
neun
muss
nach
links.
|
Üçünde
toplamda
dokuz
kırık
kemik
saydım.
|
Ich
zählte
insgesamt
neun
gebrochene
Knochen.
|
İki
haftada
dokuz
kişi.
|
Neun
in
zwei
Wochen.
|
Bayan
Wilbur
Stark'ın
tazminatını
öde
bir
dolar,
dokuz
sent.
|
Zahlen
Sie
an
Frau
Wilbur
Stark
einen
Dollar
und
neun
Cents.
|
Bu
dokuz
ya
da
on
yudum
eder.
|
Das
ist
wie
neun
oder
zehn
schlucke.
|
Onun
dokuz
parmağı
daha
var
ama
benim
bir
tane
annem
vardı.
|
Sie
hat
noch
neun
Finger
aber
ich
hatte
lediglich
eine
Mutter.
|
Kızı
dokuz
gün
önce
Doğu
Cleveland'da
kaybolmuş.
|
Ihre
Tochter
verschwand
vor
neun
Tagen
in
East
Cleveland.
|
|
|