Sato'nun
babası
büyük
ticari
balıkçı
tekneleri
getirmiş.
|
Satos
Vater
große,
kommerzielle
Fischerboote
hier
herbrachte.
|
Jakuzi
ticari
bir
markanın
adıdır.
|
Jacuzzi"
ist
ein
kommerzieller
Markenname.
|
Bu
daha
çok
ticari
bir
balık.
|
Es
ist
ein
kommerzieller
Fisch.
|
Bu,
ticari
bir
uçuş
olmayacak.
|
Das
wird
kein
kommerzieller
Flug.
|
İlk
saldırı
dalgası
ticari
görünümlü
uçaklarla
geldi.
|
Die
erste
Angriffswelle
war
als
kommerzieller
Charterflug
getarnt.
|
Hepsi
ticari
ve
endüstriyel
binalar.
|
Sie
sind
alle
kommerziell
und
industriell.
|
Biraz
düşünmen
gerek,
bu
punk'ı
ticari
disko
müziğinden
ayıran
şey.
|
Das
unterscheidet
Punk
von
kommerzieller
Diskomusik;
man
muss
etwas
nachdenken.
|
Elis
Liljegren,
Sabotage'ın
gitaristi
disko
müziğinin
tamamen
ticari
olduğunu
söylüyor.
|
'Diskomusik
ist
kommerziell',
sagt
Elis
Liljegren,
Gitarrist
der
Band.
|
Stadyumlar
ve
spor
salonları
ticari
amaçla
ürünlerin
tanıtımı
yapılan
dev
reklam
panoları
karmaşasında
kayboldular.
|
Stadien
und
Sporthallen
verkamen
zu
riesigen
Reklametafeln,
die
für
kommerzielle
Produkte
warben.
|
Ticari
amaçla
üretilmiş
vitamin
haplarına
güvenmiyor.
|
Er
traut
kommerziell
hergestellten
Vitaminpillen
nicht.
|
|